Böbreğini bağışladı miras alamadı

Ferdi Tayfur'un merakla beklenen vasiyeti açıklandı.
Tayfur'un mirasının bir kısmını TSK, Darüşşafaka ve LÖSEV'e bağışlaması övgüyü hak eden bir karar.
Mirasın büyük kısmı ve eserlerinin telif haklarını ise Tayfur'un akrabaları arasında paylaştırıldı.
Sanatçının en büyük oğlu Timur Turanbayburt ve Necla Nazır'dan olan kızı Tuğçe Tayfur Aydın ise mirastan hiç pay alamadı.
Timur babasına böbreğini vermişti, eminim vasiyeti gördükten sonra yıkılmıştır.
Ferdi Tayfur sağlığında kızı Tuğçe'nin açtığı 'Tuğçe Tayfur Store' isimli giyim mağazasını kendi soyadını 'marka' olarak kullanıyor diye dava açıp, mağazayı kapattırmıştı.
Mirastan pay bırakılmaması Tuğçe için sürpriz olmasa gerek.
Atalarımız "Ölüm hak, miras helal" demiş. İki kardeşin dava açmaları normal.
Tayfur'un böbreğini veren çocuğuna bile miras bırakmaması düşündürücü! Vasiyetini yazarken etki altında kalmış da olabilir.
Ya da gerçekten iki evladına miras bırakmayı hiç istemedi.
Miras gerçekten başa bela bir mevzu.

Eğer ortada yüklü bir miras varsa rahmetli daha hayattayken 'Game of Thrones' dizisi tadında kavgalar yaşanır.
Hele gelinler arasında çekememezlik varsa Shakespeare'in tragedyalarını andıran entrikalar yaşanır.
Paylaşımda haksızlık varsa rahmetlinin mezarı bile ziyaret edilmez!
Kız çocuklarına mal bıraktırmayan bir dayı, gurbette olan kardeşlerin toprağına çöken bir amca mutlaka çıkar!
Rahmetli mirasımı damat mı yiyecek diye malının çoğunu oğluna bırakır.
Miras, kardeşi kardeşe, evladı anaya babaya düşman eder. Hatta kardeşi kardeşe vurdurur.
Böyle berbat kavgalar yaşanır ki, "Keşke rahmetli sağlığında her şeyi yeseydi de bir şey bırakmasaydı" denir.
En güzel miras geride gurur duyulacak bir ad bırakmaktır.
Çocuklar ne olursa olsun birbirlerine küsmeyecekleri bir terbiyle yetiştirirlerse...
Büyükler hayattayken mirasını hakkaniyetli bir şekilde paylaştırsa sorun çıkmaz.
Ama bizde genelde dedeler, nineler aman ben sağken tatsızlık çıkmasın diye miras paylaştırmaz. Öldükten sonra ne yaparlarsa yapsınlar düşüncesiyle hareket ederler.
Sonrasında yaşananları da haberlerde okuyoruz zaten!

***


NAMAZA BAŞLATAN KREM!
Ticaret Bakanlığı'nın Sorumlu Sosyal Medya Etkileyicileri Eğitim Programı'nın üçüncüsü düzenlendi.
Influencer'ların faaliyetlerini yasal mevzuat çerçevesinde sürdürmeleri amacıyla hazırlanan program gerçekten faydalı.
Influencer'lara tüketici haklarına ve sosyal medya reklamlarına ilişkin yasal düzenlemeler, paylaşımlarda dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında detaylı eğitim veriliyor.

Eğitim programına katılan influencer Burcu Tunçok'un konuyla ilgili yaptığı paylaşımlar da ilginçti:
"Birisi bir krem paylaşıp 'Bunu kullanınca namaza başladım' demiş. 880 bin TL ceza yemiş."
"En çok ceza 'ödem atar' ifadesine ödenmiş."
"Orijinal olmayan parfüm/ kozmetik ürünü paylaşırken '..... markasının muadili; o kadar para vermeye gerek yok. Aynı kokuyor' şeklinde söylemler yasak."
"Sırt ağrılarıma iyi gelen yatak, yastık' ifadesi yasak. Bu yüzden de ceza giden olmuş."
'Namaza başlatan krem' nedir Allah aşkına?
Eğitimli olsalar böyle yalan dolan paylaşımlar yapmazlardı zaten.
Birçok genç, influencer olup kolay yoldan para kazanmanın peşinde!
Bu gençlerin çoğu sosyal medya platformlarının etkileşimini artırmak için bedavaya çalıştıklarının farkında değiller.
Sosyal medya algoritmaları öyle dizayn edilmiş ki, çok takipçiniz yoksa para kazanmanız çok zor.
Ya gerçekten yaratıcı bir fikriniz olacak ya da bu işe baştan başlamış ya da sabırlı olmanız gerekiyor.

***


IRKÇILIKLA SUÇLANMAK!
İstanbul'da okul müdürü İbrahim Oktugan'ın silahla vurarak öldüren yabancı uyruklu öğrenci, okulda ırkçılığa maruz kaldığını belirterek "Kim kışkırtılsa bu olayı yaşardı" sözleriyle kendini savundu.
Duruşmada savunma yapan Yousif K., hocasını ırkçılık yapmakla suçlamasının yanı sıra sürekli silah kullanan bir insan olduğunu belirtip "Sanık Muhammed Günay beni kışkırttı, yoksa ben kimseyi öldürmem" demiş.

Belli ki Yousif K. kendine sağlam bir avukat tutmuş. Ceza almamak için arkadaşını, hocasını vs. herkesi suçlamış.
Haberlerden takip ettiğim kadarıyla Okutan hakkında 56 sene ülkesine hizmet etmiş, birçok başarılı öğrenci yetiştirmiş, saygılı, efendi bir insan olarak bahsediliyordu.
Böyle değerli bir insanın ırkçılıkla suçlanması hem kendisine hem de eğitim camiasına atılmış bir kara leke olabilir.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bu davaya müdahil olmalı. İddialar en ince ayrıntısına kadar araştırılmalı.
Okutan'ın haksız yere ırkçılık yaptığına dair bir karar çıkarsa bu dünyada da haber olur ve bu karardan MEB de zarar görür!
Yanında sürekli silah taşıyan bir çocuk tarafından öldürülen bir insanı ırkçılıkla suçlamak bu kadar kolay olmamalı!

***


YAPAY ZEKAYLA DAVA KAZANMAK
Tokat'ta okul servisi süren Mehmet Can Duran, bir öğrenciyi servisten indirdikten sonra yaya geçidinde aracını durdurup yayalara yol vermiş.
Bu sırada bir fahri müfettiş, durak dışında öğrenci indirdiği gerekçesiyle kendisine trafik cezası yazmış.
Avukata para vermek istemeyen Daran da yapay zekaya hazırlattığı dilekçeyle mahkemeye başvurmuş ve kazanmış.

Yapay zekaya da gerek yok. İnternette bu tarz trafik suçlarıyla ilgili dava dilekçe örnekleri var.
Yapay zeka avukatların da işine yarıyor.
Yurtdışında geliştirilen bazı yapay zekalar, birden fazla dilde hukuksal araştırmalar yapmanızı sağlarken, sözleşme karşılaştırmaları ve kendi sözleşmelerinizi oluşturma özellikleri sunuyor.
İster yapay zekadan, ister internetten yardım alın, ne olursa olsun hakkınızı arayın.

***


Altyazı
"Bu dünyada harekete geçenler kazanır, sürekli yapacaklarından bahsedenler değil." (Starry Eyes)



Haber Kaynak : SABAH.COM.TR

"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."